Dijital Çocuk Kütüphanesi Okuvaryum


Akvaryum Koyu - Sobe

Merhaba çocuklar! Akvaryum Koyu sakinlerinin son macerasını hatırladınız mı? Hani bir balık adam sınıfın içine dalmıştı. Öğretmenleri Balon Balığı bu durumun bir daha yaşanmaması için çeşitli güvenlik önlemleri aldı. Nasıl mı?

Tabii ki Akvaryum Koyu’nun çevresine Denizanalarından oluşan bir güvenlik duvarı kurarak! Ayrıca yunuslar da tehlike anında çıkardıkları özel seslerle diğer balıkları uyarmaya söz verdi. Bence mükemmel bir fikir! Dayanışma dediğin böyle olmalı.

Balıkların salı günkü ilk dersinin konusu denizdeki tehlikelerdi. Yavru balıklar, hangi bitkilerden veya deniz canlılarından uzak durmaları gerektiğini öğreniyordu.

Öğretmenleri Balon Balığı onlara bir ders programı verdi. Bu programda hangi gün ne yapacakları yazıyordu. “Sevgili yavrular, lütfen Batık Gemi’ye ders programına uygun malzemeleriniz ile gelin. Böylece derslerimiz daha verimli geçer.” dedi.

Ertesi gün dersleri batıkmatikti. Şaşırdınız mı çocuklar? Onlar da sayı saymayı öğreniyor. Ancak bizden biraz farklı. Nasıl mı? Lafa tutmayın da anlatayım!

Yavru balıklar, derse deniz kabuklarından yapılmış birer abaküs getirdi. Öğretmenleri sınıfa girdiğinde tüm yavruları hazır görünce sevindi. “Yavrularım! Biz balıkların hafızası ne yazık ki çok güçlü değil. Öğrendiklerimizi unutmamak için sürekli alıştırma yapmalıyız. Bu yüzden batıkmatik dersi bizim için çok önemlidir.” dedi.

Yavru balıklar hafızalarını güçlendirmek için neler yapmaları gerektiğini öğrenmişti. Batıkmatik dersi gerçekten çok eğlenceliydi.

Yavru balıklar yuvalarına döndüklerinde çok yorgundu. Ancak ertesi gün için öğretmenlerinin verdiği programa bakıp çantalarını hazırlamaları gerekiyordu. Mürekkep Balığı’ndan aldıkları mürekkep ile eski balık kılçıklarından yapılmış kalemlerini ve kitaplarını da çantalarına koydular. İşte yarın için her şey hazırdı!

Çarşamba gününün ilk dersi yabancı balık diliydi. Bu derste farklı denizlerdeki balıkların nasıl konuştuklarını öğreneceklerdi. Gargur balıkları ile başladılar.

“Gargur, davul ve zurna balığı gibi balıklar sesler çıkararak birbirleriyle iletişim kurarlar. Hatta isimlerini de çıkardıkları seslere göre almışlardır. Balık olmasalar dahi balinalar ve yunuslar da benzer bir dil konuşurlar. Bu dili öğrendiğinizde onların konuşmalarını dinleyip tehlikelerden önceden haberdar olabilirsiniz.” diye anlattı öğretmenleri.

Yavru balıklar anlatılanları merakla dinliyor, tahtadakileri ise yosun yapraklarına yazıyordu.

Yaşasın! Kılçık eğitimi dersi sonunda başlıyordu. Yavrular yüzgeçbol oynayacaktı. Neyse ki herkes ders programına bakmış ve kuyruğuna takmak için paletini getirmişti. Önce solungaç egzersizleri ile başladılar. Ardından hızlı yüzme tekniklerini öğrendiler.

Balık dili dersinde öğretmenleri, balıklara baloncuk çıkarmadan konuşmayı öğretti. Böylece yerlerini kimseye belli etmeyeceklerdi. Sonra da yosun kitaplarını çıkarıp hikâyeler okudular.

Perşembe günü resim dersi vardı. Yavru balıklar yüzgeçlerini renkli boyalara batırıp yosun yapraklarını boyadı. Mürekkep Balığı’nın kırmızı yosun yiyip kırmızı mürekkep püskürtmesini gülerek izlediler. Hepsi çok eğleniyordu.

Balıklar en çok balık müziği dersini seviyordu. Hepsi ders programlarını alır almaz bu dersi farklı bir renge boyamışlardı. Bu derste yanlarında getirdikleri mercan tüplerinin nasıl çalınacağını öğrendiler. Birlikte şarkılar söylediler.

Serbest etkinlik dersinde ise saklambaç oynadılar. Ancak çok iyi saklanan Müren Balığı’nı bir türlü bulamadılar. Uzun süre aradıktan sonra endişelenip öğretmenlerine haber verdiler.

Öğretmenleri bunu duyunca balon gibi şişip dikenlerini çıkardı. Hemen Müren Balığı’nı arayanlara katıldı. Mercanlara baktılar ama orada bulamadılar. Anemonların arasında da değildi. Yosunlara da baktılar ama orada da yoktu.

Sonunda onu kumların altında buldular. Müren Balığı, saklanırken orada uyuyakalmıştı. Uyanınca birden, “Sobe! Sobe!” diye bağırmaya başladı. Bütün sınıf onun bu hâline güldü. Arkadaşlarını buldukları için çok mutlulardı.